Fırsat buldukça fotoğraflar çekiyorum, üzerinden zaman geçince de konu eskiyor veya ben yayınlamayı unutuyorum. Bu yüzden; fotoğraflara, yeni konulara yazık olmadan, içeriği karışık da olsa her konudan birer tutam yer alacak şekilde bir şeyler yazmak istedim.
Yaklaşık 10 gün kadar önceydi, çarşıya yolum düştüğünde, mağazalarda öylesine bir gezinirken Madame Coco 'ya da uğramıştım. Sonrasında bu vücut sütü dikkatimi çekti. Çok fazla makyaj ürünü veya bakım malzemesi alan bir yapım yoktur. Neye ihtiyacım varsa onu alır çıkarım. Zaten aldığım bu temel şeylerde de bildiğim, memnun olduğum ürünlerden, markalardan pek kopmam. Peki o zaman nasıl dikkatini çekti vücut sütü derseniz de, daha önce bir blogda görmüş, okumuştum epey bir zaman önce. Madame Coco 'ya girip de görünce birden anımsadım, gidip hemen incelemeye, üzerindeki bilgileri okumaya başladım.
Daha önce okuduğum tavsiye tarzındaki yazıda da bahsediyordu yağlandırmadan nemlendirdiğinden. Benimse ne kadar su da içsem kuru bir cilt yapım var. Özellikle de kışın, nemsiz havalarda ya da çok rüzgarlı zamanlarda veya yaylaya gittiğimizde bu durumdan oldukça rahatsız olurdum. Çoğu nemlendirici de nemlendirmekten öte yağlı güreşçiler gibi hissetmenize neden olur hani, işte bu vücut sütü bundan tamamen uzak. Sürdükten bir kaç dakika sonra, sanki hiçbir şey sürmemişsinz gibi ancak bir o kadar da nemlenip rahatlamış, ağırlaşmamış, yumuşacık ve mis gibi kokan bir cilt. Koku demişken; bu vücut sütünün benim orada gördüğüm kadarı ile bir kaç farklı koku seçeneği bulunuyor. Limon, lavanta, bergamot, vanilya.
Pasta aşığı biri olarak benim tercihim tabi ki de vanilyadan yana oldu, gerçi eşim kimi zaman "Gofret gibi" kimi zaman da "Bisküvi gibi kokuyorsun" dese de oldukça memnunum ben bu üründen. Ve değiştirmeyi düşünmediğim demirbaş tercihlerim içerisinde de yerini ( üstelik 8 tl gibi uygun bir fiyata ) aldığını belirtebilirim.
Veee yine keçe fotoğraf aksesuarları... İstanbul 'da fotoğrafçılık yapmakta olan bir okurum, sipariş isteğine şu an yardımcı olup, olumlu yanıt veremeyeceğimi belirtmeme rağmen, o kadar güçlü bir istek ve ısrar ile beni ikna etmeyi başardı (ki bunda; illa ki benim çalışmalarımı istediğini belirten o emin tavrının büyük etkisi vardı). Bu ürünleri hazırlamak cidden göründüğünden çok ama çok zor. Ya da ben üzerine düşüp titizlendiğim için bana öyle geliyor olabilir. Griple boğuşurken böyle uğraştırıcı bir işi kabul etmek gözümde dağ gibi görünüyordu. Ama işte benim, o ,söz verince köşeye sıkışan halimin itelemesi ile planladığımdan da önce bitirdim çalışmayı. Bitirdim bitirmesine ama bittiğinde parmaklarıma baktığımda o minicik makas artık elimle bir bütün olmuş gibiydi. Ha ha haaa böyle söyleyince Johnny Depp'in izlediğim Scissorhands (Makas Eller) adlı filmi aklıma geldi =)))
Bu fotoğrafta da, geçtiğimiz günlerde kek yapma isteğimin coştuğu bir zamanda farklı ne olabilir diyerek bir mutfağı karıştırınca çıkan sonucu görmektesiniz =) Kakaoulu kekin arasında görünen beyaz tabaka; dilimler halinde yerleştirdiğim muz. Başlangıçta püre olarak keke dahil etmeyi planlamıştım, ancak sonrasında dilimler şeklinde olursa, kekten kesitler aldığımda daha farklı görüneceğini düşünmüştüm. Üzerindeki çikolata sos ise eşimin isteği doğrultusunda bu kek serüveninde yerini almıştı =)
Ve en yeni gelişme ise bu fotoğraflarda =) Yaprak sarmasını çok seven eşine, bir tencere dolusu sarma sardı Mekila =) Görmemişin birisi yaprak sarması yapmış onu da kare kare fotoğraflamış. Kusurumu mazur görün efendim, yeni evli sayılırım ve şu yaşıma dek yalnız başıma oturup da sarma sarmışlığım yoktu. Evlenmeden önce, doğal olarak anneme yardım amaçlı yer alırdım bu işin içinde.
Ama bu kez her aşamasını kendim, bir başıma yapıp da, eşimden de güzel tepki alınca; seyreyleyin bendeki mutluluğu, şımarmışlığı =)))
Dileyenlere tarifini de verebilirim bu leziz yemeğin =)
Ha ha haaa özgüvene de bakın siz =D