13 Ağustos 2010 Cuma

Biraz Ara


Sanırım bu fotoğraf nasıl bir ara verdiğimi izah etmenin en kolay yoludur : ) Çok mutluyum sıcaklardan kaçıp, kendimi dinleyeceğim. Tatil! Bu kadar kulağa hoş gelen başka bir kelime var mıdır şu yaz günlerinde bilemiyorum.
  Bu ay sonuna dek bloguma yazamayacağım. Şu ana dek blogumu beğenip beni izleyen arkadaşların hepsine çok teşekkür ederim. Hepinize hayırlı ramazanlar diliyorum.
Görüşmek üzere inşallah...

12 Ağustos 2010 Perşembe

Bir Kuru Dalda Çiçek

Kuru dallar ile yapılan çiçek süslemelerine ben de bir örnek yapmak istedim. Evde bulunan malzemelerle bir şeyler yaptım bakalım beğenecek misiniz : )


Malzemelerimiz;
1.Makas
2-Dilediğiniz renkte tüller
3-Cam bir şişe/kavanoz
4-Kuru dallar
5-İplik
6-İğne



7-Toplu iğne
8-Kalem
9-Kağıt
10-Çiçek şekli çizebileceğiniz araç ( kurabiye kalıbı olabilir)

Tülü ne kadar çok çiçek istiyorsak onu elde edebileceğimiz kadar katlayıp, kağıttan kestiğimiz çiçek desenini tülün üzerine toplu iğne ile tutturuyoruz.Daha sonra makas yardımı ile kesiyoruz. Bir sürü çiçek yaprakları elde ediyoruz.


Sonraki basamakta 4 adet çiçek yaprağını üst üste koyup dikiyoruz.Dikerken arkada kalacak olan iki ip ucunu da uzun bırakmanız gerekiyor.


Bu şekilde çapraz bir dikiş elde etmeliyiz ki arkasındaki iplerin ucunu çektiğimizde çiçek yapraklarımız büzülsün.Sonra arka kısmında kalan ipler ile dallara bağlıyoruz. fazlalık olan ipleri kesiyoruz.
Benim elimde bir de fiyonk vardı onu da vazoya yapıştırdım.Siz sade bir şekilde de kullanabilirsiniz.

Çeşme - Alaçatı

 Hani bir yeri görür, gider, gezer ,keşfedersiniz sonra o yer diğer gördüklerinizden farklı olarak sizde bir etki bırakır. İşte Çeşme-Alaçatı da benim için böyle... Türkiye'nin bir çok yerini gördüm,gezdim diyebilirim.Önceleri Bodrum aşığı biriydim hala da severim ama Çeşme-Alaçatı artık favorim diyebilirim.

Belki renkleri, belki kendinizi dinlemenize imkan veren sakin anları, belki evlerin güzelliği bilmiyorum ama büyülüyor insanı...








Çeşme merkez




Ilıca Plajı
 Uzun fotoğrafların kısası; tekrar tekrar gitmeniz için sizi çağıran bir yer Çeşme-Alaçatı : )

11 Ağustos 2010 Çarşamba

Algida'dan Bir Ricam Var

   Algida'dan bir ricam var tabi beni duyarlarsa : )
  Onca dondurması içinde Algida 'nın "Cornetto Nogger Sandwich" adı ile satılan dondurması benim için çok özeldir, çünkü kendisini çooooook severim : )
  Ama ne zaman kırmızı şemsiyeli dondurma dolaplarına koşa koşa gitsem de bu dondurmayı bulmam bir mucize oluyor =(
  Az mı üretiliyor, yoksa normal üretiliyor da hepsi hemen tükeniyor mu? Çözemedim... Eğer hemen tükeniyorsa Nogger 'ları yiyenlere söylüyorum "Az yiyin yaaa bitiriyorsunuz, bulamıyoruz biz buralarda".
  Ama az üretiliyorsa o zaman da;  "Sayın Algida sizden ricam, biraz fazla üretebilir misiniz Nogger'dan?" : )

Gaziantep Gezintisi

  Anne tarafım Gaziantepli olduğu için arada bir gider akrabaları ziyaret eder, gezeriz. İşte o gezintilerimizden birinde şansıma fotoğraf makinem yanımdaydı da o güzellikleri fotoğraflayabildim. Bilirsiniz Gaziantep'in lahmacunu, katmeri, baklavası, fıstığı, kuru patlıcan vs meşhurdur. Bazen Gaziantep lahmacunu için " Bu güzelliği tatma imkanım olmasa ne yapardım." diye düşünürken bulurum kendimi : ) hadi canım der gibisiniz ama inanın ki başka hiç bi şehirde öyle güzel yapamıyorlar. Yapan yer varsa da ustası(aşçısı) Gaziantepli olabilir : ) Biz lahmacunun içini kendimiz hazırlayıp fırına yollasak da buralardaki fırınlar aynı güzellikte pişiremiyor. Ne yalan söyleyim sırf lahmacun için heyecanlanıyorum Gaziantep'e giderken desem yeridir : ) Neyse çok anlatmayayım şimdi canımız çekmesin... Gaziantep yemeklerinden başka bir zaman bahsedeceğim, şimdi konumuza dönelim ve sizi fotoğraflar ile başbaşa bırakayım...



Bu bakır kahve takımlarının içinde özel porselen fincanları var, bakır kapağı açıp kahvenizi yudumluyorsunuz : )







Çaydanlıklar çok güzeldiiiii

Buradaki gördüklerinizin tadına bakabiliyorsunuz, fıstık ezmelerinin bileeeeee : )

Tarhanalara bakın, süper oluyor çorbaları hmmmm : )

Vee meşhur kurutulmuş patlıcanlar, biberler, kabaklar...

10 Ağustos 2010 Salı

Hoşgeldin

Mübarek Ramazan Ayı'nın tüm insanlığa hayırlara vesile olması dileğiyle
" Hoşgeldin Ey Şehr_i Ramazan"

Kıtır Kurabiye


Bu kurabiyenin adı aslında "Korova Kurabiyesi", tarifini ise Cafe Fernando 'dan almıştım. Ancak tarifin içeriğinde bulunan bazı malzemeler evde olmadığı için elimde olanlarla yapmak durumunda kaldım. Bu nedenle de adını Kıtır Kurabiye olarak değiştirdim. Tarifin kendi yaptığım şeklini yazacağım ancak orjinal malzemeleri de yanına yazacağım siz dilediğniz şekilde yapabilirsiniz. Şunu da belirtmeliyim ki tarif orjinal hali ile yapılmasa dahi çok lezzetli oldu, ev ahalisi hemen tüketti. Böyle olunca orjinal hali nasıl da lezzetli olur diye düşünmeden edemedim. İlk fırsatta Cafe Fernando'daki tarifi ile yapacağım bu kurabiyeleri.

Malzemeler
* 1 + 1/4 su bardağı (175 gram) un
* 1/3 su bardağı (30 gram) kakao
* 1/2 çay kaşığı karbonat
* 150 gram tuzsuz tereyağı, oda sıcaklığında
* 2/3 su bardağı (120 gram) şeker ----> (kahverengi şeker)
* 1/4 su bardağı (50 gram) şeker (iki şekeri de beyaz şeker kullanınca toplamda 170 gr şeker oluyor)
*1/4 çay kaşığı tuz  ----> (1/2 çay kaşığı fleur de sel VEYA 1/4 çay kaşığı deniz tuzu)
* 1 paket vanilya ----> (1 çay kaşığı vanilya özütü*)
* 150 gram damla çikolata ----> (150 gram bitter çikolata (%70 kakao), irice kıyılmış)

Cafe Fernando Notu : * Vanilya özütü marketlerde satılan toz vanilinle aynı şey değildir. Sentetik bir madde olduğu için ben tariflerimde vanilin kullanmıyorum. Vanilya özütü – yurtdışında “vanilla extract” olarak geçiyor – ortadan ikiye kesilmiş vanilya çubukları uzun bir süre alkolde bekletilerek elde ediliyor. Türkiye’de bazı şarküteriler dışında maalesef bulunmuyor. Yurtdışına giden tanıdıklarınıza ısmarlayabilir veya evde kendiniz de hazırlayabilirsiniz.
Vanilya özütünü evde hazırlamak için ufak boy kapaklı bir şişeye ortadan boylamasına ikiye kestiğiniz 3 adet vanilya çubuğunu sokup üzerini 1 su bardağı votka ile dolduruyorsunuz. Güneş almayan bir yerde ara sıra çalkalamak suretiyle 2 ay sakladıktan rengi zaman içinde koyulaşacaktır.

Yapılışı
1. Tarifi uygulamaya başlamadan yaklaşık yarım saat önce tereyağını buzdolabından çıkartıp oda sıcaklığına gelmesini sağlayın.
2. Un, kakao ve karbonatı bir kaba eleyin ve bir kenara ayırın.
3. Tereyağını karıştırma kabınızda iyice yumuşayana kadar çırpın. Şekerleri, vanilya özütünü ve tuzu ekleyip 2-3 dakika daha çırpmaya devam edin. Ardından elediğiniz kuru malzemeleri ekleyip mümkün olduğunca az karıştırmaya dikkat ederek bir hamur elde edin.
4. Damla çikolataları da ekleyip bir araya gelene kadar biraz daha karıştırın.
5. Hamuru tezgaha alıp ellerinizin yardımıyla toparlayın ve ikiye bölün.
6. Hamurun her iki yarısını da 4 cm çapında silindir haline getirip streç filme sarın ve buzdolabında en az 2 saat soğumaya bırakın.
7. Fırınınızı önceden 165 derece ısıtın.
8. Buzdolabından çıkardığınız silindirleri keskin bir bıçak yardımıyla 1.5 cm kalınlığında keserek önceden parşömen kağıdı serilmiş fırın tepsisine aralarında 2.5 cm boşluklar kalacak şekilde yerleştirin.
9. Kurabiyeleriniz keserken dağılırsa dert etmeyin, elinizle sıkarak bir araya getirin.
10. Tek seferde sadece bir tepsiyi fırına vermek şartıyla kurabiyeleri 12 dakika boyunca pişirin. Bu 12 dakika sonunda kurabiyeler pişmemiş gibi görünebilir ama bu sizi aldatmasın, doğru yoldasınız.

Gelinlikler

  Sizi bilmem ama ben şu yaşıma dek ne kadar düğün gördümse , hepsindeki ortak noktalar;
1- Çoook uğraşılmış belli tamam ama sanki uzaylılara daha çok yaşışacak gibi duran saçlar.
2- Gelinlikle ne kadar alakası olmayan renk varsa hepsi sıva gibi yüze uygulanmış makyajlar.
3- Sanki gelinlere zorla giydirilmiş gibi duran cips paketi(janjanlı) gelinlikler.
  Belki çok acımasız konuştum tamam ama neden bu denli abartı uygulanır anlamıyorum. Bence gelin demek zerafet demek. Salona girdiği anda kuğu edası ile tüm davetlileri büyüleyebilmeli.
  Maddeler halinde belirttiğim ortak noktaları açıklayacak olursam: Kuaföre gidilir, kuaför saatlerce uğraşır fön çeker, fırça ile kabartır, maşa vs. birşeyler yapılır of oof çok uğraşır emek verir ellerine sağlık da sanki gelinin başı başka bir dünya saçı başka bir dünya olur. Kuaför sanatını göstermek ister ama o saç o geline, yüzüne, gelinliğine olmaz, uymaz.
  Makyaj konusuna gelirsek: Gelinlik beyazdır yani fıstık yesili, pembe, mor ya da mavi ne alakadır? Gözü mavidir veya yeşildir gelinin onu bir nebze anlarım da kahverengi siyah gözlere neden bu renkler? Peki ya fondoten? Gelinlik; kolu, omzu, gerdanı bir yeri açıktır eninde sonunda ve öyle bir fondoten sürülür ki o yüz, sanki o geline ait değildir. Gözler! Dudaklar! O mavi, mor ,pembe gözlere bir de kırmızı rujlu dudaklar eklenir ki ooof of! Burada önemli bir noktayı söyleme gereği duydum. Makyajda gözler vurgulandığında dudaklar geri plana çekilmelidir, dudaklar vurgulanırsa da gözler geri plana çekilmelidir.
  Ve en son olarak gelinlikler... Ben gelinlikte şifon, güpür ve tülden yanayım. Fakat genel olarak kalitesiz görünen parlak satenler üzerine ışıl ışıl avize boncukları ile bezenmiş kumaşlar kullanılıyor. Gelinliği özel olarak diktirecek olursanız da diken kişi daha sonra başkalarına kiralayacaksa yine lafı evirip çevirip şu güzel bu güzel diyip kendi işine çeviriyor durumu. O nedenle kumaşını da kendimiz beğenip gelinliği satın almadıkça böyle janjanlı gelinler daha çok göreceğiz sanırım.
  Bukadar sözün üzerine birkaç tane beğendiğim gelinlik modelini sizinle paylaşmak istedim, buyrun bakalım : )



Makyaj budur ; sadelik, masumiyet, zerafet . . .








9 Ağustos 2010 Pazartesi

Sıcaklardan Kaçış

   Haftasonu sıcaklardan biraz da olsa uzaklaşabilmek için yaylamıza gittik. Bu nedenle de yeni birşeyler yazamamıştım.
  Yayla 1350 metre yüksekte olduğu için ne yazık ki telefonlar zor çekiyor. Aslında şehrin koşturmacasından ve insanlarla muhabbeti bile unutturabilen teknolojiden sıyrılabilme açısından iyi oldu sanırım : ) Geri dönüşte hava değişikliği insanı kötü etkiliyor, çünkü; ceket, hırka vs giymeden durmanın pek mümkün olmadığı bir yerden, nefes bile almanın zor olduğu sıcaklıkta bir yere gidiliyor.
     Sözü fazla uzatmadan, kısacık tatilimden birkaç fotoğraf  ile sizi başbaşa bırakayım : )

Dalından yeni koparılmış, taptaze kirazlaaaar


İşte bu da dalı : )


Nane kurutma yöntemi

Dalındaki ceviz

Eriiik : )

Eski bir taş ev
Annesiz kalmış yavru kediler : (

Böcüüüüük
Ormana doğru yürüyüş

Uzaklardan gelen yağmur bulutları : )