25 Nisan 2011 Pazartesi

Minicik Ayaklara

   Bebeklere dair ürünlere bayılıyorum, minicik tulumlar, çoraplar, atletler, patikler... Ben de keçe ile ilgilenen birisi olarak bu minik cicilerden en uygun olanını seçmiş ve çalışmalara başlamıştım, tamamladım. Mercimek kadar miniminnacık parmakların inci gibi yanyana dizildiği o pembe pamuk ayaklara, puf puf yünlü koyun deseni ile süslediğim bir çift patik yaptım =)

Renk burada kırmızı çıksa da aslında daha koyu tonda

Unisex bir patik yapmak istedim, hem kız hem de erkek bebekler giyebilecek şekilde renkleri. Dileyenlere hayalindeki renkler ve desenlerde de çalışabilirim tabi ki =)

Süsleme olarak ise kendi çizdiğim koyun desenini kullandım

 Patik tabanında ve içinde kahverengi keçe tercih ettim

Dikişlerde ve patiğin ön kısmındaki cırtcırtlı bantta ise siyah rengi uygun gördüm, bakalım beğenecek misiniz?

24 Nisan 2011 Pazar

Gezdim, Geldim, Merhaba =)

    Herkese merhaba, bir kaç gün kaçışın ardından geri döndük evimize. Şehirden uzaklaşıp doğa ile kucaklaşmaya gittik, gittik de ben pek kucaklaşamadan geri geldim =( Biraz rahatsızlandım, dilediğim gibi gezip size güzel güzel anlatacağım fotoğraflardan bol bol çekemedim =( Annemler çalıştığı için bulunan en uygun fırsatta, en yakın; kafa dinleme, sakinleşme, dinlenme yeri olan yaylamıza gidiyoruz. Belki çevrede bir çok yer var ancak biz o kısıtlı zamanı, düşünüp bir yerde karar kılmakla değil de, hemen nefes almak için yola koyulmakta kullanıyoruz =) Her defasında aynı yer de olsa, öyle rahatlatıyor, farklılık oluyor ki bizim için, her gidişimizde daha çok eğleniyor daha farklı şeyler keşfediyoruz,çünkü doğaya özlem ile bakıyor, teknolojiden olabildiğince uzak duruyoruz. Ailecek bir arada bulunup vakit geçirmenin tadı ise böyle zamanlarda tüm bunlara anlam veren en önemli şey tabi ki =)

Ve yolculuk başlıyor... Arabada seyir halindeyken çektiğim fotoğraflardan... Yolun iki yanında bulunan tarlaların görüntüsü,baharın gelişi ile yemyeşil bir manzara oluşturmuş.

Hava yavaş yavaş bulutlanıyor,

İyice çoğalan bulutlar, güneşi gizledi =( halbuki ben güneşli bir gezi düşlemiştim.


Yaylaya ulaştığımızda resmen donuyorduk, hava yağmurluydu =( ben rahatsız olduğum için bu fotoğrafı da uzandığım yatağımdan çektim, pencereden görünen manzara. Bahçemizdeki badem ağacı.

Kendimi biraz olsun toparlayabildiğim bir anda evimizin balkonundan, karşıdaki tepelerin ardından gelen sisi görüntülemek istedim, ancak öyle soğuktu ki pek net bir kare yakalayamamışım =(


Ve sis her yeri kapladı , artık hiçbir yer görünmüyor =) 
Yolculuğumuzun dağa tırmanış kısmı başladığı sırada hava kararıyordu ve aynen bu şekilde bir sis eşliğinde, ancak arabanın 1 metre önünü görerek, yavaş bir şekilde giderek evimize ulaştık. Korku filmlerindeki klasik sahnelerden biri gibiydi. Gece karanlığı, sisten dolayı önünü göremeyen insanlar ve çok yavaş giden bir araba, birden bire yolun ortasında beliren, garip görünüşlü bir adama çarpacakmış, ve o korkulu film başlayacakmış gibi hissediyordum =)) Çok film izlemişim sanırım =)

 Bahçemizde kendiliğinden yetişmiş, bahar ile uyanmış, mis kokulu, mor renkli sümbüller =)


Renk renk çiçekler

Maydanozlarımız

Marullarımız

         Merak etmeyin biz koparmadık bu güzellikleri dalından, bizi ziyarete gelen bir ufaklık anneme çiçek vermek için toplamış =)

Bu ise kuzu göbeği mantarı olarak bilinen ancak bizim yaylanın oralarda göbelek olarak adlandırılan mantarlar. Annem ormana doğru bir yürüyüş yaptığı sırada toplamış, zaten yayladaki(köydeki) çoğu kişi bu mantarları toplamakta. Öğrendiğim kadarı ile epey pahalı ve lezzetli olan bir mantar türü. Ancak çok iyi temizlenip yıkanması gerekiyor. Bu mantarların koyu renkli olanı daha çok tercih ediliyormuş yani 1. kalitesiymiş.

Bu renkteki hali ise 2.kaliteymiş, pek tercih edilmezmiş. Ben kültür mantarı dışında herhangi bir mantar yiyemiyorum, kültür mantarını yerken dahi çekiniyorum =) O nedenle bu mantarlardan da yemedim =)

Bu ise türünü bulamadığım bir mantar, adını bilmiyorum, ancak bu mantar yenmiyormuş, zehirliymiş.


Bu da yine zehirli olan bir mantar türüymüş.

Ve son olarak, yabani, minik menekşeler... Bu harika çiçekten her yerde varmış, halı gibi dağılmışlar çevreye,ben gezemediğim için tüm bunları annem anlattı, ben de sizlere ulaştırdım.

Not: Siz yine de kültür mantarı dışında, iyi bilgi sahibi olmadığınız hiçbir mantarı yemeyin, şart mı canım mantar yemek =)

21 Nisan 2011 Perşembe

Bir Kaç Gün


Bir kaç günlüğüne buralarda yokum =(
Biraz değişiklik, biraz ara vermek, biraz nefes almak iyi gelecek sanırım. Pazartesi gününe kadar blogum sizlere emanet =)))
İnşallah döndüğüm zaman kaldığım yerden paylaşımlarınızı okumaya, sizlerle yeni konular paylaşmaya devam edeceğim, görüşmek üzere, sevgiler...

20 Nisan 2011 Çarşamba

İki Yeni Taç

Kendi fotoğrafımı çekemiyorum, eğer bunu başarabilseydim bu cici tacın takıldığında nekadar da güzel durduğunu sizlerle pylaşmak isterdim.

Yakın çekimlerde flaştan kaynaklı biraz fazla parlıyor sanırım fotoğraflar =(


Flaşsız çekim yaptığımda ise karanlık bir sonuç çıkıyor. Bu nedenle parlaklığı dengelemek için sarı bir ışık kullandım =)

Bu aralar pek bir moda olan, herkeste türlü çeşitleri bulunan fiyonk taçlardan bir tane de ben kendi yorumumca yaptım =)

Kahverengi keçe ve açık bal rengi kurdela kullandım. Aslında canım biraz sıkkın, sanırım bu durum fotoğraf çekimlerine de yansımış. Bugün hiçbir şey yazmayı düşünmüyordum ancak belki iyi  gelir diyerek açtım blogumu. Hem benim canım sıkkın diye onu ihmal etmek olmaz di mi =)
Hayat gerçekten çok garip, insan duyguları, ruhu çok garip, dün çok mutlu iken bugün son derece mutsuz hissedebiliniyor. Nazar mı değdi acaba =))) "Nazar edenlerin gözü çıksın" der büyüklerimiz, öyle olsun =)

19 Nisan 2011 Salı

Mor Kolye

   Bugün, yağmurlu bir güne uyandı buralar, yeni açmıştı çiçekler, filizlenmişti ağaçlar, limon çiçeklerinin kokusu yayılıyordu, birden yağmur ile karşılaşmak; baharı hissetmeye başlarken biraz şok etkisi yarattı sanırım. Ama şu an yeniden ışıl ışıl bir güneş var gökyüzünde, bulutlar kucaklaşmayı bırakıp, rüzgarda yalnız başına süzülüyorlar. Minik minik kuşlar yine şarkı söylüyor onlar da seviniyor sanırım güneşin yeniden parıldamasına =)

Yeni filizlenmiş dallarına, yağmur damlalarından boncuklar takmış ceviz ağacımızı, odamın penceresinden fotoğrafladım, yağmur yağarken =) Doğanın her halinin ayrı bir güzelliği var, görmek isteyip bakınca insanı nasıl da mutlu ediyor, pozitif hissettiriyor.

Tam da mor renk sevenlere göre bir kolye yaptım bu arada =) Islak keçe yününden yaptığım mor bir top,lila tonunda bir kurdela ve mor renkli tahta boncuklar kullanarak hazırladım bu kolyeyi.

Kurdeladan yaptığım fiyonk ile keçe topu birleştirdim.

Tabi bir de blogumun header'ını ve görüntüsünü biraz değiştirdim. Önceleri daha sık yaptığım bu değişimler bu aralar daha seyrek hale geldi =) Bahara yeni bir imaj ile girsin istedim blogum, yeni mevsime yeni bir görüntü =)

18 Nisan 2011 Pazartesi

İrmik Helvası

 Tanıyanlar bilir ki ben irmik helvasına ba-yı-lı-rım! Çok severim, lakin hepsini de severek yiyemem. Yıllardır bu lezzeti, hayranlıkla ve bayıla bayıla bir tek teyzemin ellerinden piştiği zaman yiyordum. Tarifini de çok defalar aldım teyzoşumdan, ama her defasında başka bir püf noktası mı var acaba diyerek denediğimde, sonuç yine hüsran =( Ben de internette araştırdım bir çok tarif denedim ama yok yok yok, bir türlü istediğim gibi olmuyordu. Derkeeeeen, geçen gün, ta daaaa!

Yine helva krizimin tuttuğu bir anda, mutfağı talan ettikten sonra az kalmış bir miktar irmik buldum. İster teyzemin verdiği tarif olsun ister internetten denediklerim olsun hepsi belli bir miktara göre ayarlanmış ölçeklerde anlatıyordu helvayı. Benim elimde ise az bir miktar vardı, hem kova burcu olmaktan hem de illa ki ölçekleri orantılı olacak diye düşünmekten, oturup orantı hesabı yaptım =)))))
Bu yazımı okuyan gençlere de bir tavsiyede bulunmuş olayım, kova burcu iseniz fizik bölümünü okumayın =) iyice titiz hale getiriyor çünkü =)
Herneyse lafı çok uzatmayayım, atomu bulmadım ama aradığım irmik helvasının püüüüf noktasını keşfettim, var mı daha güzel bir keşif =)
Herkesin damak zevki farklı ancak ben, parlak taneli, iyice kavrulmuş, soğusa da donmayan, kalıp gibi kalmayan, kendi halinde tabağa yerleşen irmik helvasını seviyorum. Bu da margarini ve şekeri fazla koyup, irmiği fıstık ile iyice kavurmakla oluyormuş =)
Tarifi yaptığım miktardaki ölçülerle veriyorum, siz de yapacağınız miktara göre orantı hesabı yaparsınız değil mi artık =)

MALZEMELER

1 su bardağından 2 parmak eksik irmik
1 su bardağından 2 parmak eksik şeker
1 su bardağı kaynamış su
1,5 yemek kaşığı çam fıstığı
50 gram margarin (3x3 cm küp şeklinde)

YAPILIŞI

Margarini eritiyoruz ardından önce irmiği atıp yağ her tarafına eşit dağılana dek karıştırıyoruz, sonrasında fıstıkları ilave edip ,irmiklerin rengi fotoğrafta görüldüğü gibi dönene dek kavuruyoruz,. Hatta ben eyvah yandı galiba demiştim =) Sonra kaynamış suyu ilave ediyoruz ki bu aşamada dikkatli olun, yanmamaya çalışın. Bir iki karıştırıp suyunu çektirdikten sonra şekeri de ekleyip iyice karıştırıyoruz, zaten şekeri ekleyince daha kıvamlı ve parlak bir hal alıyor. Ardından sıcak sıcak servis tabaklarına koyup ikram ediyoruz =)
Afiyet olsun.

15 Nisan 2011 Cuma

Melek Figürlü Araba Süsü


Sergide tanıştığım cici bir bayanın tarifi üzerine yaptığım melek figürlü araba süsü =) Arabanın dikiz aynasına asılmak üzere üç boyutlu bir melek figürü istediğini anlatmıştı, kendisi sonuçtan çok memnun kaldı, en güzeli de bu zaten , bunca emeğe değdiğini görmek =)
Elbisesi vücudu sentetik keçeden, saçları ise ıslak keçeden. Daha gerçekçi olacağını düşündüm.
Nasıl buldunuz ?

13 Nisan 2011 Çarşamba

Çeşme Alaçatı

     Uzun zaman olmuş yeni bir şeyler yazmayalı, zamanı da gelmiş çoktan, ancak şu sıralar bir çok şeyle ilgileniyorum. Böyle olunca da her yere yetişemiyorum =(
      Sentetik keçeden yaptığım çantalara bir yenisi daha eklendi. Şu an yolda, yakın bir zamanda doğum günü olan çok sevdiğim şeker bir insana hediye olmak üzere gidiyor. Kendisine sürpriz olacak, tabi burayı görüp blogumdaki bu yazımı okumazsa =) Çeşme' yi çok seviyor, bu nedenle ben de bu konu üzerine odaklandım böyle bir çalışma çıktı ortaya. Düşündüm, Çeşme'nin neleri meşhur, Alaçatı taş evleri, eski değirmenler, ve rüzgarsörfü =) bunu nasıl yansıtabilirim dedim ve tasarımı tamamen bana hayal dünyama ait bir çanta çıktı ortaya =) Gerçekten çok emek verdim diyebilirim, çok titizlendiğim için sanırım  en küçük ayrıntılarına dahi ince ince çalıştım. Ben sonuçtan memnun kaldım umarım doğum günü güzelimiz de beğenir, mutlu olur =)

Çantayı, çapraz, zincir askılı çalıştım. Cici, şeker, rengagrenk bir aksesuar olsun istedim =)


Ooof oof bu en zorladığı kısım, taş evdeki ve değirmendeki minik taşları tek tek minik bir makas ile kesip puzzle gibi yerleştirmek oldu . . .

Çeşme' yi gösteren tabela ve giden yolda kumaş boyasından yararlandım.

İşte böyleee, herkese güzel bir gün dilerim.

9 Nisan 2011 Cumartesi

Sergi Bitişi ve Yeni Ürünler

  Sergimiz güzel bir şekilde sona erdi, değişik bir deneyim, güzel bir anı olarak kalacak hafızalarımızda =) Her cuma günü belediye haftasonu tatiline girdiği için bando töreni ile kapanış yapıyormuş , biz de cuma günü buna şahit olabildik, izleyen herkes gülümsüyordu, böyle etkinlikler insanların yüzünde bir tebessüm oluşturuyor, işte en çok bunu seviyorum. Ve çok mutlu hissetiğim gurur duyduğum bir an ise, bandonun İstiklal Marşı' nı çaldığı anda yolun karşı kaldırımındaki vatandaşların dahi (ki o sırada trafik yolda hızla akıyordu), yürümeyi bırakıp hazır ol durumuna geçmesi idi.


Biraz yorucu ve yoğun bir zamandı o nedenle blog ile pek ilgilenemedim, yorumlarını cevaplayamadım, geri dönüşler yapamadım. Siz neler anlattınız okuyamadım =(
Bu arada blogumu kimselerin göremediğini, öğrendim, sizler ve bazı kişiler görebiliyor ancak çoğu kişi göremiyor, hani açılmıştı, kalkmıştı karar =( Bunca sıkıntının üzerine bir de yeni kayıt hazırlamaya çalışırken fotoğraf yukleyemeyeceğimi çünkü bana ait alanı doldurduğumu öğrendim, bir yerlerden bir şeyler sil vs uğraştım da sonunda bu yazımı yazabildim. Bundan sonraki yazıları nasıl yazacağım kara kara onu düşünmekteyim.
Herneyse canımızı fazla sıkmaya lüzum yok değil mi =) Ve çeşit çeşit yeni aksesuarlar yaptım keçeden, fazla söze gerek yok fotoğraflar anlatsın, bakalım beğenecek misiniz?

 


Kirazlı taç =)



Islak keçeden yaka iğneleri, broşlar, süsler, ne derseniz =)

Islak keçeden mini mini toplar kolyesi =)



Islak keçeden ip düğüm kolyesi =)

Islak keçeden sarı çiçekli kolye =)

6 Nisan 2011 Çarşamba

Mısır Salatası

      Sergimiz devam ediyor ancak ben yarın sergi yerinde olmayacağım sanırım. Siz yine de gidip görmelisiniz tabi ki =)
     Sergiye gelip ürünlerimi beğenen ancak farklı tasarımlar istediklerini belirten kişiler oldu, ben de blogumu gezip buradan iletişim kurabileceklerini belirttim.Kişiye özel tasarımlar yaptığımı tekrar söyleyeyim =) Satıştaki ürünlerimi by Mekila 'dan da görebilirler.
     Herhangi bir satış sitesine de üye olmayı düşünüyorum, araştırmalarım bu sitenin, Emek Sensin olabileceği yönünde sonuçlanıyor =)
     O konudan bu konuya geçiyorum bugün =) Daha önce sizlerle Pırasa Salatası nı paylaşmıştım, ben çok severim o salatayı, malzeme az lezzet çok =) Aslında herhangi bir salataya da dahil edilebilir pırasa, ayrı bir tat katıyor. Pırasa salatasını özellikle LaVieEnRose çok sevdiklerini belirtmişti =) Hatta bağımlısı olduk diyordu.
    İşte sevdiğim salatalardan birisi daha, yine malzemesi az, lezzeti çok =)


Malzemeler:

1 kutu konserve mısır
2 adet ortaboy domates
5- 6 dal taze nane
limon ( kesinlikle sirke kullanmayın)
tuz
sıvı yağ ( mutlaka mısır yağı olmalı)


Yapılışı:

domatesler küp küp, nane ise ince ince doğranır, mısır ile karıştırılır, arzuya göre ayarlanan miktarlarda limon suyu, tuz ve yağ ilave edilir. Ardından afiyetle yeniliiiiiiir =)
Havalar ısındı, salatalıkların organik olanları artık satılıyor o nedenle 1 adet salatalık da ekleyebilirsiniz bu salataya süper yakışıyor o da =)

4 Nisan 2011 Pazartesi

Sergi Açılışı

     Sonunda heyecanlı bekleyişimizi, sergi açılışımızı yaptık =) Çoook yorucuydu ama bir o kadar da güzel, 8 nisan Cuma gününe dek yani o gün de dahil olmak üzere sergimiz devam edecek. Bu defaki postum epey bir fotoğraflı olacak, hatta hepsini yayınlayamayacağım, o kadar çok ürün vardı ki hangi birisini sizlerle paylaşayım bilemedim. Olabildiğince kısaca anlatmaya çalışacağım fotoğraflarla adım adım =)

Sergimizin açılışını Çukurova Belediye Başkanı Sayın Yıldıray Arıkan gerçekleştirdi.
Yakasında keçeden yapılmış kabak broş takan kişi ise benim şeker mi şeker, ıslak keçe hocam
Bu fotoğrafı öyle zor çektim ki, basın ordusunu aralardan sızarak ancak bu kadar aşabildim, bir de bendeki boyu düşünürseniz, parmak uçlarıma bastım, fotoğraf makinamı yukarıya doğru uzattım, baksanıza izbandut gibi millet =)

Ve Sayın Başkan sergimizi geziyor =)




Keçe ürünler, biz öğrenciler ve hocamızın eserleri =)



Bütün bu tabloların keçe yünlerinden yapıldığını söylersem düşünün nasıl bir emek olduğunu , uuf uuf ama sonuç beğenilince herşeye değiyor =)

Çini ürünleri ise; çini hocası İzlem Yener ve öğrencilerine ait.

Bayılıyorum bu penguenlere, çok şekerler =)


Hepsi birbirinden güzel ve eşsiz, başka bir benzeri yok.




Folklorik kitre bebekler ise Yıldız Noyaner hocamıza ve öğrencilerine ait. Hepsi bir harika, gerçek hayattan bir kesit gibi, her an canlanıp hareket edecekler sanki =)


Ayrıntılar nefis =)


Şu kilime, beşikteki bebeğe bakar mısınız =)


En sevdiklerimden, yörük çadırında sıkma yapan, ekmek pişiren hanımlar =)


Eee Adana denilir de portakal toplayan hanımlar olmaz mı =)


Peki ya pamuk =)
Ben kursun bir öğrencisi olsam ve yapılan ürünleri görsem de sergide bir başka güzel oluyormuş herşey, insanların beğenisine sunmak, güzel tepkiler almak ayrı bir tatmış =) Adana'da ikamet eden ve sergiyi görmek isteyen, hatta görüp beğendiği bir ürünü satın almayı düşünenleri Büyükşehir Belediye Fuayesi' ne bekleriz.