Herkese merhaba, bir kaç gün kaçışın ardından geri döndük evimize. Şehirden uzaklaşıp doğa ile kucaklaşmaya gittik, gittik de ben pek kucaklaşamadan geri geldim =( Biraz rahatsızlandım, dilediğim gibi gezip size güzel güzel anlatacağım fotoğraflardan bol bol çekemedim =( Annemler çalıştığı için bulunan en uygun fırsatta, en yakın; kafa dinleme, sakinleşme, dinlenme yeri olan yaylamıza gidiyoruz. Belki çevrede bir çok yer var ancak biz o kısıtlı zamanı, düşünüp bir yerde karar kılmakla değil de, hemen nefes almak için yola koyulmakta kullanıyoruz =) Her defasında aynı yer de olsa, öyle rahatlatıyor, farklılık oluyor ki bizim için, her gidişimizde daha çok eğleniyor daha farklı şeyler keşfediyoruz,çünkü doğaya özlem ile bakıyor, teknolojiden olabildiğince uzak duruyoruz. Ailecek bir arada bulunup vakit geçirmenin tadı ise böyle zamanlarda tüm bunlara anlam veren en önemli şey tabi ki =)
Ve yolculuk başlıyor... Arabada seyir halindeyken çektiğim fotoğraflardan... Yolun iki yanında bulunan tarlaların görüntüsü,baharın gelişi ile yemyeşil bir manzara oluşturmuş.
Hava yavaş yavaş bulutlanıyor,
İyice çoğalan bulutlar, güneşi gizledi =( halbuki ben güneşli bir gezi düşlemiştim.
Yaylaya ulaştığımızda resmen donuyorduk, hava yağmurluydu =( ben rahatsız olduğum için bu fotoğrafı da uzandığım yatağımdan çektim, pencereden görünen manzara. Bahçemizdeki badem ağacı.
Kendimi biraz olsun toparlayabildiğim bir anda evimizin balkonundan, karşıdaki tepelerin ardından gelen sisi görüntülemek istedim, ancak öyle soğuktu ki pek net bir kare yakalayamamışım =(
Ve sis her yeri kapladı , artık hiçbir yer görünmüyor =)
Yolculuğumuzun dağa tırmanış kısmı başladığı sırada hava kararıyordu ve aynen bu şekilde bir sis eşliğinde, ancak arabanın 1 metre önünü görerek, yavaş bir şekilde giderek evimize ulaştık. Korku filmlerindeki klasik sahnelerden biri gibiydi. Gece karanlığı, sisten dolayı önünü göremeyen insanlar ve çok yavaş giden bir araba, birden bire yolun ortasında beliren, garip görünüşlü bir adama çarpacakmış, ve o korkulu film başlayacakmış gibi hissediyordum =)) Çok film izlemişim sanırım =)
Bahçemizde kendiliğinden yetişmiş, bahar ile uyanmış, mis kokulu, mor renkli sümbüller =)
Renk renk çiçekler
Maydanozlarımız
Marullarımız
Merak etmeyin biz koparmadık bu güzellikleri dalından, bizi ziyarete gelen bir ufaklık anneme çiçek vermek için toplamış =)
Bu ise kuzu göbeği mantarı olarak bilinen ancak bizim yaylanın oralarda göbelek olarak adlandırılan mantarlar. Annem ormana doğru bir yürüyüş yaptığı sırada toplamış, zaten yayladaki(köydeki) çoğu kişi bu mantarları toplamakta. Öğrendiğim kadarı ile epey pahalı ve lezzetli olan bir mantar türü. Ancak çok iyi temizlenip yıkanması gerekiyor. Bu mantarların koyu renkli olanı daha çok tercih ediliyormuş yani 1. kalitesiymiş.
Bu renkteki hali ise 2.kaliteymiş, pek tercih edilmezmiş. Ben kültür mantarı dışında herhangi bir mantar yiyemiyorum, kültür mantarını yerken dahi çekiniyorum =) O nedenle bu mantarlardan da yemedim =)
Bu ise türünü bulamadığım bir mantar, adını bilmiyorum, ancak bu mantar yenmiyormuş, zehirliymiş.
Bu da yine zehirli olan bir mantar türüymüş.
Ve son olarak, yabani, minik menekşeler... Bu harika çiçekten her yerde varmış, halı gibi dağılmışlar çevreye,ben gezemediğim için tüm bunları annem anlattı, ben de sizlere ulaştırdım.
Not: Siz yine de kültür mantarı dışında, iyi bilgi sahibi olmadığınız hiçbir mantarı yemeyin, şart mı canım mantar yemek =)