28 Şubat 2011 Pazartesi

...


Yeni duyduğum bir konu ve benim canımı çok sıktı, çok üzüldüm, Blogspot.com uzantılı bloglara daha önce de olduğu gibi maç yayını nedeniyle mahkeme kararı ile erişim engeli konulmuş.

Baldudaklı Cimcime

 Şu an yüzümde öyle büyük bir gülümseme var ki tahmin dahi edemezsiniz. Yeni bir haftaya farklı bir konu ile başlayacaktım ancak öyle bir şey gördüm ki bunu paylaşmadan duramadım. Tabi fotoğraf sahibinden de izin istedim =) umarım kızmaz, ama çok sevindim zıp zıp yerimde duramadım resmen =)
Daha önce Hediyem Var Mantar Broşlar başlığı ile yaptığım çekilişte 2 hediyeden birisini kazanan Waterlily çekilişe baldudaklı kızının şansı için katıldığını belirtmişti =) Cuma günü kargo ile hediyesi bulunduğu yere ulaşmıştı ancak araya haftasonu girince bugün alabilmiş kargoyu ve hemen fotoğraflamışlar. Ama ne fotoğraf, BA-YIL-DIM! Maşallah, öyle tatlı ki baldudaklı cimcime bir de süper bir poz vermiş "İŞTE BUDUR" dedim =) Tam benlik bir fotoğraf baksanıza , maşallah diyin Eylül'e ;
Ayy fotoğrafa baktıkça gülümsüyorum, insan ancak bu kadar mutlu edilebilir, emek verdiği bir şeylerin beğenilmesi ne hoş bir şey =)

27 Şubat 2011 Pazar

Taraftar Anahtarlığı

   Kış mevsimi pek dışarıya çıkamayınca ve keçenin büyüsüne kapılınca blogda sık paylaşılan konular keçeden yaptığım ürünler oluyor =( Havalar güzelleşince fotoğraf makinam ile çıkacağım dışarılara bol fotoğraf ile karşınızda olacağım. Keçe diyerek sizleri çok sıkmak istemiyorum, daha önce bir çok farklı konuya yer veriyordum, yine devam etmek istiyorum. Umarım en kısa zamanda da olur bu isteğim =)
   Bu defa istek, rica üzerine isimli taraftar anahtarlığı çalıştım. Görünüşüne göre epey uğraştırdı diyebilirim, belki de yoğun ve yorgun olduğum bir dönemde yapmak zorunda kaldığım için bana öyle geldi, bilmiyorum =)
Bu anahtarlık çok tatlı bir bebiş adına yapıldı, babası kullanacak, iyi günlerde kullansınlar =)



Ne düşünüyorsunuz, haydi paylaşın benimle =)

25 Şubat 2011 Cuma

Bir Ödül Bir Mim

Bu ödül ve mim'i alalı biraz zaman oldu ancak o sırada çekiliş yapıyordum, çekiliş sonrası blogumda bu konulara yer vereceğimi arkadaşlara belirtmiştim.
Sevgili Gutguturuna beni Okuması En Keyifli Blog Ödülüne layık görmüş kendisine çok çok teşekkür ediyorum, aynı şekilde ben de kendisinin blogunu okurken çok keyif alıyorum =)


 Sevgili  Sezobigo ise bana değişik bir mim yollamış =) Kendisine bu eğlenceli mim için teşekkür ediyorum. Bakalım neymiş bu mim:

-Gün içinde, eğer gerçekleşirse şok geçireceğin şey?
 Hmmm hiç düşünmemiştim;  olmasını çok istediğim bir olay , almayı çok istediğim bir şey ,görmeyi çok istediğim birilerini gün içinde düşündüğüm anda gerçekleştiğini görürsem sanırım şok geçirebilirim =)

-Gördüğün zaman, eğer almazsam uyuyamam dediğin şey?
Çok çok beğendiğim bir bluz veya çanta olabilir, her bayan gibi. Ama uyuyamam gibi bir durum söz konusu olmaz =)

-Uğruna diyetini bir kalemde bozduğun şey?
Ben hiç diyet yapmadım zaten görseniz safinaz gibiyim :P Şaka şaka o kadar değil ama olur da bir gün diyet yapmam gerekirse o zaman lahmacun ve profiterol için kesinlikle diyet bozabilirim =)

-Uğurun var mı, uğurun?
Uğurum yok pek inandığımı söyleyemem böyle şeylere, yani bu kalem uğurludur, bu sayı uğurludur vs öyle şeyler ile pek alakam yoktur.

-Kendine en yakıştırdığın renk?
Bir zamanlar siyah vazgeçilmezimdi öyle ki sürekli siyah tercih ederdim kıyafetlerimde. Çok yakın bir arkadaşım (11 yıllık dostum) taa ki bana doğum günümde turuncu bir bluz hediye edip "yeter bırak şu siyahları " diyene dek =) Artık her rengi seviyorum ve giyiyorum ancak beyaz, sarı ve pembe rengin bana yakıştığını düşünüyorum =)

-En sevdiğin takın?
En sevdiğim takım, kare şeklinde kristal minik küpelerim ve saatim. Fazle bir aksesuar kullanmıyorum, takı vs yapmayı seviyorum ancak kullanamıyorum, sade olmayı tercih ediyorum, başka bayanlarda gördüğümde "Aaa ne hoş duruyor" diyorum ancak dediğim gibi o takı veya aksesuarı ben takamıyor kullanamıyorum.

-Takıntın?
Hmm takıntım çok sanırım, hangisini söylesem=)

-Bavulum çoktan hazır, gitmek istediğim şehir, ülke...
Şehirler ülkeler karışık olarak sayarsam; İsviçre, Mısır, Dubai, Venedik, Paris... Çok Çok yeter ki gidilecek olsun her yeri görmek isterim ben =)

-Ben bu şarkıyı duyunca şakırım?
Tek bir şarkı adı veremeyeceğim ama Çelik, Christopher Cross ve Concha Buika şarkılarını çok severim =)
-Solunda ne var?
Değişik bir soru, kapı var =)


Bu ödül ve mim'i ben de ;






arkadaşlarıma yolluyorum. Bu arkadaşların içinden Azra Seda Ertik benim üstadım, ıslak keçe hocamdır, hani hep söylediğim daha önce de blog açtığında sizlere duyurduğum şu meşhuuur hocam =) Blogunu bir ziyaret edin derim, şeker mi şeker bir insan zaten yazılarını okuduğunuzda bunu siz de farkedeceksiniz. Ancak özellikle yaptığı aksesuar ve clutch çantaları görmeniz lazım nefis, ben de hocamı takipleyerek yakın zamanda keçeden clutch çantalar çalışmayı düşünüyorum.

24 Şubat 2011 Perşembe

Kokoş Fiyonk Broş

    Heyecanlı bir çekiliş sürecinden sonra paylaşımlarıma devam ediyorum =) Şunu belirtmeliyim ki gerçekten çok eğelenceli ve güzel bir etkinlikmiş hediye çekilişi yapmak. Kimler neler yazacak, neler düşünüp paylaşacak, hediye kime gidecek, beğenilecek mi, gereği gibi başarabilecek miyim bu işi derken bir de bakıyorsunuz ki hediyeler sahiplerini bulmuş =) Kazanan arkadaşlardan Waterlily bana ulaştı ancak Cangz henüz iletişime geçmedi. Kendisinin bloguna da haber bıraktım, eğer buradan da okursa rica ediyorum benimle iletişime geçsin.
   Ve yine keçe ve yine bir broş ile devam ediyorum =) Bu defaki, danteller boncuk ve zincirler ile süslenmiş kokoş mu kokoş bir broş , bakalım beğenecek misiniz.

Fıstık yeşili keçe üzerine siyah dantel ile yaptığım fiyonku su yeşili boncuk ve su yeşili zincir ile süsleyip siyah fon ile tamamladım. Bu gün ışığı alan hali ile çektiğim fotoğrafı.




Bu fotoğrafı ise daha gölge bir yerde çektim, zincir ve boncuğun rengi daha net çıkmış, daha anlaşılabilir.

23 Şubat 2011 Çarşamba

Hediye Sahipleri Belli Oldu !!!


1- Sezobigo
2- Çılgın Mevdoş
3- EbrUgur& Fatih
4- Özlemce
5- Waterlily
6- Kitap Cadısı
7- Hayatın Tatları
8- Emine Öztürk
9- Vanilya's
10- Cangz
11- Ev Kuşu
12- İreminannesi
13- Habinos
14- Tülay Öcal

Birinci kazanan CANGZ ! Kendi isteği olan 2 numaralı gri mantarı kazanıyor, iyi günlerde kullan canım =)

Cangz arkadaşımızı listeden çıkardığımızda oluşan yeni listemiz:

1- Sezobigo
2- Çılgın Mevdoş
3- EbrUgur& Fatih
4- Özlemce
5- Waterlily
6- Kitap Cadısı
7- Hayatın Tatları
8- Emine Öztürk
9- Vanilya's
10- Ev Kuşu
11- İreminannesi
12- Habinos
13- Tülay Öcal

ve 2. kazanan:


WATERLILIY
tebrik ederim, güle güle kullan canım =)

Katılan ve zaman ayıran herkese teşekkür ederim, daha nice güzel çekilişlerde görüşürüz umarım. Kazanan arkadaşlar mekilaningezegeni@gmail.com adresinden benimle iletişime geçerse sevinirim.

20 Şubat 2011 Pazar

Hediyem Vaaaar! - Mantar Broşlar


Fırından yeni çıktı sıcacık mantarlar =) Daha bir kaç dakika oldu bu sevimli mantarları bitireli baksanıza daha tam olarak temizleyemedim üzerindeki kırpıntıları =) Ancak çok heyecanlandığım için acele ettim ve sizlerle paylaşmak için bekleyemedim.


İlk başta bu sevimli mantarlardan fotoğrafta sol üst köşedeki kırmızı olanı kendim için yapmıştım, ancak keçe dünyası bu hayal gücünüzle sınırlı =) ben de her renginden yapayım istedim çünkü herkesin sevdiği beğendiği renk farklı =)

12 adet broş hepsinin yapımı yaklaşık olarak 2 gün sürdü, bu kadar uzun sürmesinde üzerlerindeki beneklerin, yanaklarının ve o minicik ağızlarının keçeden minicik bir makasla tek tek kesilmesi büyük pay sahibi =)

Beni sabırla ve destek vererek takip eden blog sahibi arkadaşlarıma bir teşekkür adına hediye çekilişine karar verdim =) İlk yapacağım çekiliş olduğu için biraz acemilik olabilir, affınıza =)

Gelelim çekiliş ayrıntılarına:

Broşlardan 2 tanesi çekiliş içindir, yani 2 talihlimiz olacak =) Kazanan kişi istediği broş rengini seçebilecek.
Çekiliş 21 Şubat'ta başlayıp 23 Şubat Çarşamba gece saat 00.00 'da son bulacak. Bu saatten sonra yazılan yorumlar kesinlikle yayınlanmayacak çekilişe dahil edilmeyecektir. Random sonuçları fotoğrafları ile 24 Şubat Perşembe günü açıklanacak. Birinci talihli belirlendikten sonra o kişi listeden çıkarılıp, yeni sıralama ile 2. talihli için çekiliş yinelenecek.

Katılım koşulları ise:
Katılım için şartlar bildiğiniz gibi diğer blog arkadaşlarının çekilişlerde sunduğu şartlar ile temel olarak aynı.
1-   Blog sahibi olmak ( diğer kişiler çekilişe katılamıyor sadece blogcu arkadaşlarıma ait  bir çekiliş bu)
2-   Mekila'nın Gezegeni  adlı bloguma izleyici olmak
3-   Hediye çekilişini kendi blogunuzda duyurmak
4-  Çekilişi blogunuzda duyurduğunuz kaydın linkini
5-  Ve çekilşi kazandığınız takdirde hangi renk mantar broşu (numarası ile belirtirseniz karışıklık çıkmaz)istediğinizi belirten yorumunuzu buraya bırakmanız GEREKİYOR.

Kazanan kişilerle daha sonra gerekli bilgilerin alınması için iletişime geçilecektir.

Herkese bol şans =)

ARKADAŞLAR DUYURU YAPTIĞINIZ LİNK İLE BİRLİKTE , HANGİ BROŞU İSTEDİĞİNİZİ BELİRTEN YORUMU BURAYA BIRAKMAYI UNUTMAYIN.

Link bırakmakta sorun yaşayan arkadaşlar bloglarında çekilişi duyurdukları takdirde, çekilişe dahil edilmektedirler.

Biberli Ekmek (Acılı Ekmek)


Çok sevdiğim atıştırmalıklardan birisidir biberli ekmek =) Denemeler sonucunda sevdiğim lezzette bir sonuç veren tarifi çıkarabildim, tabi genel hatları ile diğer tariflere de benziyor.


Malzemeler:

--Hamuru İçin--
1 paket instant maya
1 yemek kaşığı şeker
1 tatlı kaşığı tuz
1 su bardağı ılık su
3 yemek kaşığı yoğurt
1 yemek kaşığı sıvı yağ
aldığı kadar un
 ( ele yapışmayacak yumuşak bir hamur olması gerek yaklaşık 2,5 su bardağı un alıyor)


--Üzeri için--
1 yemek kaşığı domates salçası (silme)
1 yemek kaşığı biber salçası (silme)
3- 4 yemek kaşığı sıvı yağ
1 adet ortaboy soğan
1 yemek kaşığı pul biber (acılık durumuna, isteğinize göre ayarlayabilirsiniz)
susam



       2 su bardağı unu eleyerek hamuru yoğuracağımız kaba koyuyoruz, üzerine instant mayayı döküp karıştırıyoruz, şeker ve tuzu da ilave ettikten sonra ılık suyu döküp yoğuruyoruz. Ardından sıvı yağ ile yoğurdu da ekleyip iyice yoğuruyoruz, ele yapışmayan bir hamur elde edene dek azar azar un ilavesine devam ediyoruz. Hamuru yoğurduktan sonra bir bez ile üzerini örtüp sıcak ortamda mayalanmasını sağlıyoruz.
Hamur mayalanırken üzeri için sosunu hazırlıyoruz. Soğanları soyup yemeklik doğradıktan sonra4 yemek kaşığı yağda kavuruyoruz, salça ve pul biberi de ekledikten sonra salçalar yağda eriyene dek kavuruyoruz. Bu sos ılıyana dek bekliyoruz ardından bir borcama biraz yağ damlatıp yağladıktan sonra hamuru içine koyuyoruz ve elimizle pizza hamuru gibi ince bir hal alana dek borcamın şekline göre iyice açıp yayıyoruz. Sonrasında hazırladığımız sosu üzerine döküp bir spatula veya kaşık yardımı ile hamurun her tarafına sürüyoruz. Üzerine susam serpiyoruz. Önceden 180' C ısıtılmış fırında, fırınınızın gücüne göre yaklaşık yarım saat pişiriyoruz. Ben tam bir süre takip edip belirlemedim, pişerken hamur kabardıktan sonra arada bir açıp hamur kısmına parmağım ile dokunduğumda hamur sertleşmiş ise fırından çıkarıp dilimleyip dinlendiriyorum.

15 Şubat 2011 Salı

Pembe Düş

    Aslında 1 hafta önce yaptığım paylaşılmayı bekleyen bir konuydu araya hastalık girince bu zamana kaldı =)
Bu tacı yapmaya başlarken bitmiş halini gözümün önüne getirebiliyordum, biraz süslü olacaktı =) Bakalım siz ne düşüneceksiniz bu konuda.

Orta kısmındaki ıslak keçeden boncuk, etrafını inci boncuklar ile süsledim.


Metal aparat ve dantel ile zenginleştirdim.


İki koyu pembe arasına açık pembe tonda kurdela kullandım.

14 Şubat 2011 Pazartesi

Sevgililerin En Sevgilisi'nin Doğum Günü


Bu mübarek ve güzel gün için, bir yerde okuduğum yazıyı sizlerle paylaşmak istedim.

"""" Hz. Muhammed Aleyhisselâm (S.A.V) Hicret’ten 53 sene evvel Rebîulevvel ayının on ikinci Pazartesi gecesi sabaha karşı Mekke’nin Haşimoğulları mahallesinde, Safâ Tepesi yakınında bir evde doğdu.
Bu gün, Mîlâdî 571 yılına ve Nisan ayının yirmisine rastla...maktadır. O gün henüz güneş doğmadan âlem nûr ile doldu. Âdem aleyhisselâmdan beri babadan evlâda intikal edegelen nûr asıl sâhibine ulaştı.
O’nun doğumunu annesi hazret-i Âmine şöyle anlatıyor:
“Doğum ânı geldiğinde heybetli bir ses işittim. Ürpermeye başladım. Sonra beyaz bir kuş gördüm, gelip kanadı ile beni sığadı. O andan sonra bendeki korku ve ürpertiden eser kalmadı. Yanımda süt gibi beyaz bir kâse şerbet gördüm. O şerbeti bana verdiler. O anda çok susamış idim. Verilen şerbeti içtim. Baldan tatlı ve soğuk idi. İçer içmez susuzluğum gitti. Sonra büyük bir nûr gördüm, Evim o kadar nûrlandı ki, o nûrdan başka bir şey görmüyordum. O sırada çok hâtun gördüm. Boyları uzun, yüzleri güneş gibi parlıyordu. Etrafımı sarıp, bana hizmet eden bu hâtunlar, Abdü Menâf kabîlesinin kızlarına benzerlerdi. Yine o sırada beyaz, uzun ve gökten yere uzanmış ipek bir kumaş gördüm. Dediler ki: O’nu insanların gözünden örtün. O anda bir grup kuş peydâ oldu. Ağızları zümrütten, kanatları yâkuttandı. Gümüş ibrikler tutarak havada duruyorlardı. Bana korku gelip terlemiştim, ter damlalarından misk kokusu yayılıyordu. O halde iken gözümden perdeyi kaldırdılar. Doğudan batıya kadar bütün yeryüzünü gördüm. Üç alem (bayrak) dikildi. Onların biri meşrik (doğu), biri mağrip (batı) biri de Kâbe’nin üstünde idi. Etrafımda çok sayıda melekler toplandı. Muhammed doğar doğmaz, mübârek başını secdeye koydu ve şehâdet parmağını kaldırdı. O anda gökten bir parça beyaz bulut indi. O’nu kapladı. Bir ses işittim; “Onu mağripden meşrıka kadar her yerde gezdirin. Tâ ki cümle âlem onu, ismiyle, cismiyle ve sıfatıyla görsünler.” diyordu. Sonra o bulut gözden kayboldu ve Muhammed’i bir beyaz yünlü kumaş içinde sarılı gördüm. Yine o sırada yüzleri güneş gibi parlayan üç kişi gördüm. Birinin elinde gümüşten bir ibrik, birinin elinde zümrütten bir leğen, birinin elinde de bir ipek vardı. İbrikten sanki misk damlıyordu. Muhammed’i o leğenin içine koydular. Mübarek başını ve ayağını yıkadılar ve ipeğe sardılar. Sonra mübârek başına güzel koku sürüp, mübârek gözlerine sürme çektiler ve gözden kayboldular.”
Muhammed aleyhisselâmın doğduğu sırada hazret-i Âmine’nin yanında Abdurrahman bin Avf’ın annesi Şifâ Hâtun, Osman bin Ebü’l-Âs’ın annesi Fâtımâ Hâtun ve Peygamberimizin halası Safiyye Hâtun vardı. Bunlar da gördükleri nûru ve diğer hâdiseleri haber verdiler. Şifâ Hâtun şöyle anlatıyor:
Ben, o gece Âmine’nin yanında idim. Muhammed aleyhisselâmın doğar doğmaz duâ ve niyâz ettiğini işittim. Gâibden; “Yerhamüke Rabbüke” diye söylendi. Sonra bir nûr çıkıp o kadar ışık verdi ki, doğudan batıya kadar her yer göründü...” Bundan başka birçok hâdiseye şâhit olan Şifâ Hâtun; “Ne zaman ki, O’na peygamberlik verildi; hiç tereddüt etmeden ilk îmân edenlerden biri de ben oldum.” dedi.
Safiyye Hâtun da şöyle anlatmıştır: “Muhammed aleyhisselâm doğduğu sırada her tarafı bir nûr kapladı. Doğar doğmaz secde etti, mübârek başını kaldırıp açık bir dille “Lâ ilâhe illallah, innî resûlullah” dedi. O’nu yıkamak istediğimde, biz O’nu yıkanmış olarak gönderdik.” denildi. O sünnet olmuş ve göbeği kesilmiş görüldü. O’nu kundağa sarmak istediğimde sırtında bir mühür gördüm, mühürün üzerinde (Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah) yazılı idi. Doğar doğmaz secde ettiği sırada hafif sesle bir şeyler söylüyordu, kulağımı mübârek ağzına yaklaştırdım; “Ümmetî, Ümmetî” (Ümmetim, ümmetim) diyordu...”
Resûl-i ekrem efendimizin doğduğunu dedesi Abdülmuttalib’e Kâbe’de Allah’a yalvarıp duâ etmekteyken müjdelediler. Abdülmuttalib bu müjdeyi alınca çok sevinip O’nu görmeye giti ve; “Bu oğlumun şânı, şerefi çok yüce olacaktır” dedi. Sonra da O’nun doğumunu kutlamak için doğumun yedinci gününde Mekke halkına üç gün ziyâfet verdi. Ayrıca şehrin her mahallesinde develer keserek insan ve hayvanların istifâde etmesi için bıraktı. Ziyâfet sırasında çocuğa hangi ismi koydun diyenlere Muhammed ismini verdim dedi. Neden atalarından birinin ismini vermedin diyenlere; “Allah’ın ve insanların O’nu medh etmelerini, övmelerini istediğim için.” cevabını verdi. Annesi de Ahmed ismini koydu.
Muhammed aleyhisselâm doğduğu sırada ve doğduktan sonra pekçok hâdise meydana geldi.
Muhammed aleyhisselâmın dünyâya geldiği gece bir yıldız doğdu. Bunu gören Yahûdî bilginleri Muhammed aleyhisselâmın doğduğunu anladılar. Eshâb-ı kirâmdan Hassân bin Sâbit anlatır: “Ben sekiz yaşında idim. Bir sabah vakti Yahûdînin biri, hey Yahûdîler! diye çığlık atarak koşuyordu. Yahûdîler ne var, ne yırtınıyorsun diyerek yanına toplanınca şöyle söyledi: “Haberiniz olsun Ahmed’in yıldızı bu gece doğdu! Ahmed bu gece dünyâya geldi...”
Muhammed aleyhisselâm doğduğu gece Kâbe’deki putlar yüz üstü yere yıkıldı. Urvetübni Zübeyr rivâyet eder: “Kureyşten bir cemaatin bir putu vardı. Yılda bir defâ onu tavâf ederler, develer kesip şarap içerlerdi. Yine öyle bir günde putun yanına vardıklarında onu yüzüstü yere yıkılmış buldular. Kaldırdılar, yine kapandı. Bu hal üç defâ tekrarlandı. Bunun üzerine etrâfına iyice destek verip diktikleri sırada şöyle bir ses işitildi: “Bir kimse doğdu yer yüzünde her yer harekete geldi. Ne kadar put varsa hepsi yıkıldı. Kralların korkudan kalbleri titredi.” Bu hâdise tam Muhammed aleyhisselâmın doğduğu geceye rastlıyordu.Medâyin şehrindeki İran Kisrâsının sarayının on dört kulesi (burcu) yıkıldı. O gece gürültüyle ve dehşetle uyanan Kisrâ ve halkı yine kendilerinden bâzı ileri gelenlerin gördükleri korkunç rüyaları tâbir ettirdiklerinde bunun büyük bir şeye alâmet olduğunu anladılar.
Yine o gece Mecûsîlerin yâni ateşe tapanların bin yıldan beri yanmakta olan kocaman ateş yığınları âniden söndü. Ateşin söndüğü târihi not ettiler. Kisrânın sarayından burçların yıkıldığı geceye isâbet ediyordu.
O zaman insanların mukaddes saydıkları Sâve Gölü de yine o gece bir anda suyu çekilip, kuruyuverdi.
Şam tarafında bin yıldan beri suyu akmayan ve kurumuş olan Semave Nehrinin vâdisi de, o gece, su ile dolup taşarak akmaya başladı.
Muhammed aleyhisselâmın doğduğu geceden îtibâren şeytan artık Kureyş kâhinlerine vukû bulacak hâdiselerden haber veremez oldu. Kehânet sona erdi...Muhammed aleyhisselâmın doğduğu gece ve daha sonra o zamâna kadar görülmemiş bu hâdiselerden başka pekçok hâdise vukû buldu, bunların hepsi son Peygamber Muhammed aleyhisselâmın dünyâya teşrif ettiğine işâret olmuştur. """"

Sizlerle son paylaştığım yazımda çok hasta olduğumu belirtmiştim, güzel dua ve dileklerini belirten, geçmiş olsun diyen herkese çok çok teşekkür ederim. Şimdilerde biraz daha iyiyim şükürler olsun, hala öksürük kırgınlık oluyor tabi ama onun da zamanla geçeceğine inanıyorum.

12 Şubat 2011 Cumartesi

Çok Hasta


Bu postu ne halde yazıyorum inanın tahmin edemezsiniz, sadece yaptığınız yorumlara cevap verip blog ile ilgilenememe, bloglarınızı gezip okuyamama nedenimi açıklamak istedim. Ne olduğunu anlamadan ateş titreme çok garip bir öksürük ile karşı karşıya kaldım. Gıcık gibi geliyor ancak öksürünce ciğerleriniz ve boğazınız yırtılıyor. Her yanımda bir halsizlik ve ağrı var  =(((( Daha önce annem hastaydı bahsetmiştim, sanırım ondan bulaştı =(
İnşallah en kısa zamanda düzelip aranıza dönerim ...

10 Şubat 2011 Perşembe

Susamlı Kek


Susamlı kurabiyeleri, börekleri çok severim bu nedenle de kekte de bu lezzeti denemek istedim ve işte sonuç ...


Malzemeler:

1 su bardağı sıvı yağ
1 su bardağı süt
1 adet yumurta
2,5 su bardağı un
1 paket vanilya
1 paket kabartma tozu
1,5 su bardağı toz şeker (dileyenler şeker miktarını arttırıp 2 bardak kullanabilirler)
susam
margarin ( kalıbı yağlamak için)


Yapılışı:

Yumurta şeker ve süt iyice çırpılır, ardından sıvı yağ ilave edilerek ve çırpmaya devam edilir. Geriye kalan katı malzemeler olan un vanilya ve kabartma tozu ise elenerek bu karışıma eklenir çok fazla karıştırmadan mikserin düşük devrinde un yedirilir. Keki pişiereceğimiz kabı margarinle iyice yağladıktan sonra kalıba susam serpilir ve kalıp sallanarak susamların her yere eşit dağılması sağlanır, susamların üzerine ise hafif bir şekilde un serpilir ve aynı işlem uygulanır.Bu şekilde kalıp unlanmış olur ki kek kolaylıkla çıksın, ben genelde margarin ile yağlayıp hafif unlayarak pişiriyorum kekleri böylelikle daha kolay çıkan kekler elde ediyorum. Kek hamuru da kalıba döküldükten sonra arzuya göre üzerine susam ilave edilir. 180'C ısıtılmış fırında kürdan temiz çıkana dek pişirilir. Kek pişirilirken ilk 20 dakika fırın kapağının açılmaması bence en önemli kurallardandır, çünkü bu süreç içerisinde kapak açıldığı takdirde sönmüş bir kek elde edilir =)
  

9 Şubat 2011 Çarşamba

Papatya Küpeler

  Keçe ile çalışmalar dur durak bilmeden sürüyor. Yine program sunucusu gibi bir cümle ile giriş yaptım, nedir bu anlayamadım efendim =) Bu aralar aklıma sürekli yeni fikirler geliyor, işte onlardan birisi de bu keçe küpeler, öncelikle papatya ile çalıştım sonrası da gelecek inşallah =)


Bu küpeleri turuncu keçe ile çalıştım, farklı renklerde de yapmayı düşünüyorum tabi ki =)

Hem bu şekilde sade

Hem de bu şekilde sevimli bir yüz ile kullanılabilineceğini düşündüm, tabi bu beğeniye, tercihe kalmış =) İki sekilde de olabilir.

Küpe boyutlarının anlaşılması için bu şekilde fotoğrafladım, ellerim de büyük değildir =)

8 Şubat 2011 Salı

Zeytinyağlı Kereviz


Bu yemeği öyle çok seviyorum ki, içerisindeki limon tadının kereviz yaprakları ile uyumu, o nefis kendine özgü rehasının damağa yayılışı ...
Zeytinyağı da çok sevildiği için ailede, biz bolca kullanıyoruz bu yemekte =)


Malzemeler:

4 adet orta boy kereviz (yaprakları ile birlikte)
4 adet orta boy patates
2 adet havuç
3 adet soğan
4-5 diş sarımsak (ben 7- 8 diş kullandım)
1 adet limon
tuz
zeytinyağı
su


Yapılışı:

Öncelikle kereviz yaprakları kereviz kökünden kesilip su dolu bir kapta çamuru veya tozu varsa çökmesi için bekletilir. Bu sırada kereviz kökleri kalın bir şekilde soyulur, kafa kısmı kesildiğinde görülen halka ne kadar kalın bir kabuk çıkarmak gerektiğini belli ediyor. Havuç, patatesler, soğan ve sarımsaklar da soyulur. Kereviz ve patatesler küp küp , havuç ise halka halka doğranır. Soğanlar da iri bir şekilde küp küp doğranır.
Tencereye yağ koyulduktan sonra önce soğanlar sonra havuçlar atılarak kavrulur. Havuçlar parlak bir hal alıp şeffaflaşınca patates ve kereviz kökleri de atılır, bir iki kez karıştırıldıktan sonra kereviz yaprakları da ilave edilir,üzerine 1 litreden biraz fazla(dilerseniz daha az da olabilir) sıcak su koyulur,ardından limon suyu, sarımsaklar ve tuz da eklendikten sonra, patates ve kereviz kökleri yumuşayana dek pişirilir.

7 Şubat 2011 Pazartesi

Araba Süsü

   Bir arkadaşım keçe ile yaptığım çalışmaları öğrenince, benden yeni aldığı arabası için dikiz aynasına asabileceği bir süs yapmamı istedi. İstediği doğrultuda hazırladım süsü, renk seçeneğini bana bırakmıştı, umarım beğenir.









Yıl 1990

  Dün annem bizim büyüüük kitaplığımızdan yıllar öncesine ait güzel bir hatıra bulmuş,bana gösterdiğinde "Aaa benim mi buuu?" şeklinde bir tepki verdikten sonra hemen elime alıp karıştırmaya başladım.Tabi bu sırada bunları hemen blog arkadaşlarım ile paylaşmalıyım düşüncesi de aklımdan geçmekteydi. Tam 21 yıl öncesi, 5 yaşımdayken, yani anaokulunda ( bu arada yaşım da ortaya çıkmış oldu =) ) yaptığım resimlerden oluşan 2 adet dosya. Çeşit çeşit resim, bakarken çok güldüm, bunu ben mi yapmışım ya da ne anlatmak istemişim acaba dedim =)

Bu tarz resimleri uzun süre yaptım sanırım dağlar ve arasından doğan güneş =)


Kardanadamların da ayakları vardır, lütfen haksızlık etmeyin onlara =)

Sevinçten sepetleri havaya fırlatan bir kız çocuğu onu anladım da yerde yanında duran kırmızı kafa, kol ve bacaklı bebek nedir? =)

Gülümseyen bir kalp yapmak istemişim sanırım peki ucundaki sarmaşık mı uçurtma kuyruğu mu =)

Elinde tuttuğu havuca bakarsak sanırım bu bir tavşan, peki neden yeşil bir yüzü var =)  (El işi kağıdından olan şekiller önceden öğretmenimiz tarafından yapıştırılırdı kağıda)

Kalpten çıkan çiçekler arasında ve bir tanesini sırtında taşıyan mavi bir kedi, hangi hayal dünyasında yaptım acaba bu resmi =)

İşteee başlıyoruz, o zamanda bile süslü, küpeleri olan, saçları değişik bir model yapılmış güzel kız çocuğu resimleri =)

Saçlara, beldeki kemere ve etek modeline dikkatinizi çekerim =)

Tokalar, ruj, yaka ve eldeki çantanın renk uyumuna bakınız =)


Bunun ne olduğunu ben çözemedim, anlayan bana da anlatsın =) Saçları ve tokası olan dört ayaklı nedir =))

Güneş doğan kalpte annesine çiçek veren çocuk =)


Straplez mavi elbisesini siyah eldiven, siyah kolye,yeşil çanta ve küpe ile kombinlemiş süslü bayan =)

İşte bu en çok güldüklerimden, ormanda doğa içerisinde trafik ışığının işi ne, sanırım o zamanlar bu konuya pek bir takmışım kafamı =)


Bluzun kolları ile küpe rengindeki uyuma, gözlere ve özelliklere botlara bir bakar mısınız o zamandan bilmişim botların moda olacağını =)

Bu da bir apartman olmalı, her katı farklı bir renk, ve tepeden gelen çatı uzantısı yanlarda da devam ediyor =)

Kedi mi tavşan mı =)

Uzaylı olmalı , yani ben çözemedim de =)