26 Ocak 2016 Salı

Ne var ne yok ?

Uzun zamandır gerek instagramda, gerekse blogda herhangi bir paylaşımda bulunmadım. Bunun nedenini ve nedenin getirdiği tatlı telaş hazırlıklarını içeren bir yazı kaleme almıştım. O yazım içerisinde de belirtmeme "aman maşallah" diyin de nazar olmasın dememe rağmen, ne ilginçtir ki yazıyı yayınlamamın ardından daha 15 dakika geçmemişti evde tabaklarım patlarcasına kırıldı =) Kimileri bu duruma inanır nazar der, kimileri fesat kötü kalpli kişilerin negatif enerjileri der, kimsi de inanmaz "aman tesadüf olmuştur, kazadır ne var canım" der geçer. Ben birinci gruptan oluyorum =) Ne kendime ne de başkasına nazar olsun istemem sürekli  "maşallah" sözü dilimde dolanırım. Uzun lafın kısası böyle bir hal olunca o yazımı da silmek, detaylarına dair yaptığım instagram paylaşımlarını da iptal etmek durumunda kaldım.
İçinde bulunduğum süreç sağlık açısından biraz ağır biraz zorlayıcı geçmekte. Ancak anne olabilmek daha ilk zamandan itibaren fedakarlık etmek ile başlamıyor mu zaten?
İşte hem nazar / negatif enerjiden uzak olmak adına , hem de sağlık durumumun imkan tanımamasından mola vermiştim yazılarıma, paylaşımlarıma. Gönül istiyor ki insan ,kendini mutlu eden her küçük ayrıntıyı kalpten satırlara döküp paylaşsın ki daha da çoğalıp dönsün. Fakat ne yazık, insanların ruhu öyle kararmış ki " ne kadar güzel, ne mutlu ayy maşallah " demektense ya kusur, eksik ya da açık noktalar arayıp; yapıcı değil yıkıcı yönde eleştirir olmuş. Tabi bu yapılan, eleştiriden çok; karşıdaki insanın mutluluğundan pay alıp mutlu olmak yerine benzin döküp yakmak ve bundan zevk duymak oluyor.


Buralarda olamadığım , blogumu yalnız bıraktığımı sandığım , "unutuldu belki de yazılarım" dediğim zamanlarda , bıraktığınız yorumlar, facebook sayfamdaki beğenileriniz ve yaptığım el emeği ürünler ile pasta siparişi için ulaşmaya çalışmanız, aslında satırlarımın o kadar da tozlu kalmadığını gösterip beni çok mutlu etti. Yani kalbi güzel insanlar , hem beni hem de blogumu yalnız bırakmadı =) Teşekkür ederim.
Yeri gelmişken bu konuyu da açıklayayım; keçeden yaptığım el emeği ürünler ( bebek patiği , anahtarlık vs) veya şeker hamurlu pasta siparişlerine ne yazık ki olumsuz cevap ile geri dönüş yaptım. Bir süre daha bu ricalara olumlu cevap veremeyeceğim. Ve yine bir süre daha yeni bir şeyler kaleme alamayacağım.
Ancak ruhu güzel kalbi güzel okuyucularım, blog arkadaşlarım beni yine yalnız bırakmayacak buna inanıyorum. Lütfen o güzel kalbinizden güzel dualar ile bana destek olmayı da ihmal etmeyin. İnşallah yorucu olan bu tatlı telaş aşamaları hafifleyince detaylar ve bol fotoğraf ile yeniden yazılarımla ulaşırım sizlere.
Sevgiler...

13 Ekim 2015 Salı

Niloya Pastası

Çok karışık ve üzücü bir süreç yaşamakta ülkemiz. Endişeler tüm temiz kalplerde hep aynı, yarınları ne olacak masum çocuklarımızın. Dünyadan ve kötülüklerinden bir haber ; tek istekleri biraz daha şekerleme, daha uzun süre oyun zamanları, daha büyük dondurma topları, rengarenk balonlar ve oyuncaklar olan günahsız melekler ne anlasın terörden, silahtan savaştan. Anlatılmaya çalışılsa bile nice yetişkinlerin mantığını, bakış açısını ezip geçebilecek basit, gerçek, doğru sorular ile aslında hayatın ne olduğunu, insaniyeti sorgulattırabilirler.
 Bence insan olmanın , empati yapabilmenin , hep birlikte mutlu yaşayabilmenin anahtarı çocuklardadır. Koyu karanlık okyanus kenarlarındaki fener gibidirler onlar. Aslında işte tam da bu yüzden , insan içindeki çocuğu asla öldürmemelidir. Kaç yaşına gelirse gelsin pamuk şeker görmek yine yüzünü güldürebilmelidir, griler siyahlar değil rengarenk seçebilmelidir kıyafetlerini, ne derler diye umursamadan kahkaha atabilmelidir. Elindekileri paylaşınca daha mutlu olunduğunu; çocukken pastanın arta kalan kremasını kaptan kardeşleri ile parmaklarıyla sıyırmaya çalışırkenki mutlu anlarını anımsayıp aklında bulundurmalıdır. 
Çok üzülüyorum , ama çok da içine dalamıyorum dahil olamıyorum yaşanılanların. Duygusal olan halim , empatimi güçlü kılan hayal gücüm ne zaman ki 1 yerine 2 can taşımaya başladımsa daha bir artış gösterdi. En basit bir reklam, bir dizideki , filmdeki replik dahi saatlerce ağlatabilir oldu beni. Haberlerde gördüklerim ve duyduklarımda halimi tahmin dahi edemezsiniz.. Bu nedenle uzak duruyorum televizyondan , mecburen soyutluyorum kendimi. Tek diyebileceğim; nefes alabildiğimiz cennet köşesi topraklarımızdan kopmamak için, gülüşleri melekleri sevindiren çocuklarımızın geleceği için, daha fazla anne ağlatmamak için en önemlisi de insan olabilmek için lütfen tüm bu kötülüklere, şeytani düşmanlık tohumlarına yüreklerinizde yer vermeyin. 


Geçtiğimiz pazar, 11 Ekim biricik yiğenim Ela 'nın doğum günüydü. Annesi benden pastasını yapmamı rica ettiğinde hemen kabul ettim :) Birinci yaş gününde de yapmıştım merak edenler buradan o kutlamanın hazırlık detaylarına ulaşabilirler. 
Ela'cığım ilk pastasını her ne kadar anımsayamayacak olsa da bu defa biraz daha hatırında kalacaktır. Benim için en önemli olan şey , pastayı gördüğü andaki mutluluğuydu. 
Her çocuk gibi o da çok seviyor çizgi filmleri, ancak izlemesine izin verdiklerimizi ve izleme süresini kısıtlı tutmaktayız. Doğru olanın da bu olduğu düşüncesindeyiz. Ne yazık ki her çizgi film , sırf çizgi film olduğu için her çocukça izlenebilinecek doğrulukta değil. Canavarlar, cadılar, silahlar, savaşan düşmanlar, arkadaşına kötülük yapan karakterler, ebeveynlerine karşı gelen çocukların yer aldığı çizgi filmler ne kadar hasar bırakıyor aslında o tazecik beyinlerde. İşte Ela'nın da anne ve babası tarafından onaylanıp, izlemesine izin verilen bir çizgi film karakteri olan Niloya da 4. yaş doğum günü kutlamasında konumuz oldu, tabi Ela 'nın tercihi ile.
Pastayı gördüğü anda tam dili dönmese de " liloya liloya " diye sevinmesi en güzel hediyeydi. Masa başına geçip;  pastaya , Niloya' ya hayran bakıp , narince dokunması, tebessümü ve fotoğrafta da görebileceğiniz yamuk dizimli mumları heyecan ile yerleştirmesi... Nice uzun, mutlu, huzurlu, sevgi dolu yılların olsun halacığım inşallah. 


Pasta yapmayı blogumu okuyanlar, fotoğraf çekmeyi de instagram hesabımı takip edenler çok sevdiğimi bilir. Eğer şeker humurlu Niloya pastası yapmayı düşüneniniz olursa ve benim gibi benzemesi konusunda titiz iseniz kesinlikle biraz zorlanmaya hazırlanın. Çünkü Niloya karakteri ; başı gövdesine göre oldukça büyük çizilmiş bir özellikte. Bu durumu şeker hamuruna aktarınca dengede durması hayli zor olan bir model çıkıyor. Nette bir çok Niloya pastası gördüm, ancak ben onlar gibi yalnızca elbisesi benzeyen bir bebek yapıp Niloya diyerek kandıramazdım kuzucuğumu. Maşallah  yanlış , eksik ne ise dürüstçe söylemekte. Öyle olmasa dahi dediğim gibi ben çok titizim bu konuda. Misal, eşimin doğum gününde sürpriz olmasını istediğim için ben yapamadım pastasını, sonuçta ya yaparken ya da buzdolabında muhafaza ederken evde görebilirdi. O nedenle bir pastaneye , ki Adana 'nın en iyilerinden biridir, sipariş vermiştim. 10 kişilik bir pasta ( oldukça küçük) ve üzerinde araba demeye bin şahit ister bir cisim ve ödediğim ücret aklıma geldikçe sinirleniyorum. Sebep şu ; koskoca bir şehirde isim duyurmuş bir kurumsunuz, içinizde bir çok ustanız yardımcıları ile çalışmakta, elinizin altında her türlü imkan ve alet mevcut , alınan ücret de "hiç az değil" bunlara rağmen gönderilen sonuç hüsrandı.


Bana da pasta isteği geliyor , yalnızca malzeme masraflarını söylediğimde dahi garip karşılanıyor. Bir gün sırf bu garip tepkiler için kullandığım malzeme fotoğraflarını buraya yükleyeceğim. Kullandığım vanilya, kabartma tozu vs türü ürünler Dr.Oetker, sıvı krema ithal , fıstıklar bütün ve bol şekilde. Hepsinden önemlisi istenilen karakterlerin benzetilmeye çalışılmasındaki el emeğim, zamanım hiçe sayılmak istendiğinde öfkeleniyorum. Pastaneler ile bir tutulmaya çalışmak da cabası. Butik pasta ; bireyin evinde hazırladığı emek verdiği ürünlerdir. Pastanedekiler gibi topluca pişirilen keklerden oluşturulmaz, sizin isteğiniz doğrultusunda size özel , bir adet hazırlanır. 


Her neyse fazla gerginleşmeye gerek yok, sakin kalmalıyım :) Yine de çoğu konuda olduğu gibi ne yazık ki bizim insanlarımız işin içine girmedikçe el emeği nedir , değeri ne kadardır hiç bilmiyor saygı göstermiyor bunu da söylemeden geçemeyeceğim.


Ela kuzucğumun pastasının yapımında bazı aşamaları fotoğrafladım, onlara da yer vermek istiyorum.


Kekin katlandırılması aşaması. 


İç harcın yayılıp ara malzemelerin ilave edilmesi aşaması.


Katların birleştirilip pastanın temel gövdesinin oluşturulması. Şimdi " Ayy boşluklar var " diyebilecek pasta yapımı ile alakası olmayan fesat kişiler için de şu açıklamayı yapayım. Aradaki krema pasta üzerine ağırlık binip yerleştiğinde kenarlardan çıkmaya başlar. Ayrıca pastanın kenar sıvamasında bu boşluklar da ekstradan krema ile dolar. Zaten pasta diliminin yer aldığı fotoğrafa bakınca hiç bir boşluk olmadığını , kalmadığını görebilirsiniz. 
Yazımın başında da belirttiğim gibi, kalbinizin temiz ve iyi düşüncelerle dolması dileklerimle mutlu haftalar.